13 Temmuz, 2012

HASRET. . .

Aylardan uzak,
günlerden hasret...
Saat dediğin kaç tik tak...

Yasemin Gürtürk

29 Mayıs, 2012

Cinayet...


Ülkenin bütün sorunları bitti, devlet halkını her konuda ikna etti sıra kadına geldi. Daha evlenirken eğer nikâh şahidiniz Başbakansa evlenme cüzdanınızı verirken kaç çocuk yapacağınızı öğretiyor. Eğer Zengin biri değilseniz zaten Başbakan nikah şahidiniz olmuyor, bu söylem görevini nikah memuruna devrediyor.” Başbakanın bana verdiği yetkiye dayanarak üç çocuk yapmanız kaydıyla sizi karı-koca ilan ediyorum”…

Eh aldığınız bu emirle haydiii yatak odasına boş geçmesin geceler. Tıbben belki çocuğunuz olamayabilir ama söz dinleyin, uğraşın, sevişin üç çocuk yapmak için kan ter içinde kalın… Kadının sağlığı buna müsait değilse ya boşayın ya da ikinci bir kadın alın…İkinci kadın ….Nikahsız gayrimeşru çocuk doğursun önemli değil onlar için. Namus cinayetine mi gider, toplum tarafından dışlanır mı  oda önemli değil… Amaç illa üç çocuk…

Peki ya hızını alamayan çiftler üç-beş-yedi derlerse ne olacak… Para yetecek mi, zaman yetecek mi, evin odaları yetecek mi, ayakkabı, ceket, elbise, okul masrafları, makarna yetecek mi?
Yetmez kardeşim bu ülkenin işsizlik oranı tavan yapmışken, eğitim sistemi bu kadar küçük yaşa inmişken, alım gücü yoksulluk duvarına çarpmışken neyi yetiştireceksiniz?

Tek bir çare var. Ya korunma tekniklerini öğreneceksin ya da kürtaj olacaksın.

Korunma erkeklerimiz için hep kâbus olmuştur. Korunma yöntemlerini kullanırsa sevişmeden zevk alamazmış. Erkek adam ohh çekmeden sevişemezmiş. Ne yapacağız o zaman? Yine kadına görev düşüyor. Kadın korunacak. Korunma esnasında kullandığı hapın yan etkisi varmış, önemli değil, kolonlarını bağlatmış önemli değil, yumurtalıklarını aldırmış o da önemli değil. Kadın güçlüdür, her zorluğa katlanır sesini çıkartmaz.
 Ama korunma için erkekleri hadım edin desek haşa derler….Erkeklik elden gidermiş…Hay sizin….

Analarımız bizim baş tacımızdır, kadınlarımız bizim için birer çiçektir, kızlarımız geleceğimizin analarıdır, geleceğimiz baş tacıdır, geleceğimizin çiçeğidir…diyen erkekler zevke sefaya gelince nedense hep kendilerini düşünürler…

Şimdi Başbakan yine sahnede. Bu seferki rolü hakim ve doktor… Doktorlar alınmasın bu sözüme ama siz boşuna okumuş ve uzmanlık yapmışsınız. Meğer sezaryen doğum sakıncalıymış..Sezaryen doğumu kontrol yöntemi gibi göstermek hangi aklın hizmeti acaba… Hakimliğine gelince kalemi kırdı, KÜRTAJ CİNAYETTİR…

Bir Başbakanın asli görevleri bunlar mıdır? Toplumda kürtaj olan o kadar çok kadın var ki hepsini çiçeklikten azledip katil yerine koydu…

Madem bir Başbakan halkını bu kadar çok düşünüyorsa önce korunma yöntemlerini salık versin, önderlik etsin. Onu dinleyen halkına katil damgası vurasıya kadar, kadınların uğradıkları şiddete, uğradıkları cinayetlere parmak bassın.

Ey Başbakan aklını, fikirlerini bizim yatak odalarımızdan çek… Kadının vücudu kadını ilgilendirir… Başbakanı değil…

Bir deyim vardır hani “Akıl verme para ver” Ben o zaman ne yapacağımı bilirim….

 Yasemin Karaoğlu Gürtürk

29 Ekim, 2011

Bugün hepimize düşen ortak görev;
ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak.
Çanakkale' yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.

M.Kemal Atatürk

04 Nisan, 2011

ERGUVAN ZAMANI. . .

14. yüzyılda Bursa'da yaşayan ve Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazid'ın damadı olan, Emir Sultan adıyla tanıdığımız ilim adamı Emir Buhari, barış ve hoşgörünün sembolü erguvanların açıldığı dönemde Bursa'da bir hafta boyunca sevenleriyle buluşur, Erguvan Bayramı veya Erguvan Faslı olarak

olarak adlandırılan şenlikler düzenlerdi. Bu şenliklere ülkenin bir çok yerinden çok sayıda insan (Evliya Çelebi'nin veya , barış ve hoşgörünün sembolü erguvanların açıldığı dönemde Bursa'da bir hafta boyunca sevenleriyle buluşur, adıyla tanıdığımız ilim adamı 14. yüzyılda Bursa'da yaşayan ve Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazid'ın damadı olan, adı verilmişti. Emir Sultan'ın 15. yüzyılda başlattığı erguvan şenliği ifadesiyle "deniz gibi") katılır, şehrin ekonomik ve sosyal hayatı canlanırdı. O yıllarda şehirde Marmara Denizi çevresinin karakteristik ağacı erguvan o kadar çok bulunurdu ki, erguvan denince akla Bursa gelirdi ve bu nedenle şenliklere geleneği, yüzyıllar boyu yaşatıldıktan sonra 1855 depremi ile kesintiye uğradı ve unutuldu.

Geçmişte Bursa'nın sembollerinden birisi olan erguvan ağacının yokolma tehlikesi ile karşılaşması üzerine bir çalışma kurulu oluşturan Yerel Gündem 21, Bursa'yı yeniden erguvan şehri yapmaya uğraşı çerçevesinde Erguvan Şenliklerini düzenlemektedir. Yıldırım ilçesinin belediye meclisinde görev yapmış olan, ev kadını Ayşe Yandayan, eczacı Yalçın Oğuz, eski gazeteci Bülent Erdik., Doç.Dr. Murat Zencirkıran Erguvan Şenliklerinin düzenlenmesi için ön ayak olmuştur.

4 gün süren şenliklerin sonuncusu, 2006 yılında 29 Nisan'da düzenlenmiştir. Umudumuz tekrar Bursa' nın yıllar evvel gelenek haline gelen bu bayramının tekrar canlandırılması ve kutlanmasıdır.


ERGUVAN ZAMANI

Aynadaki ben miyim, yoksa aynanın kırık yüzümü?

Saçları beyazlamış ruhumun, kan görüntüsü

Gözyaşları, çizgilerde ırmaklaşarak çağlayan, deli fırtına gibi.

Tarak dişleri gibi, kırılmış ifadeler.

Boşlukta uçuşan düşünceler balon misali.


Oysa,Sen değil miydin sevgi ve hoşgörülü, seni üzenlere karşı kulağı tıkalı.

Değil miydin hayata hep gülen gözlerle bakan,

arkasını dönüp gidenlere kırılmadan.

Ey aynadaki yüz,

Sen değil miydin yüreği parçalı.


Ağır kalkan elim,

Hadi, kır aynadaki görüntüyü,

bırak yüzündeki hayal kırıklıklarını,

Hadi değiştir artık çehreni, bakan gözlerinin rengini,

Gör, siyahla beyaz arasındaki güzellikleri.


Bak erguvanlar açtı, bahar mevsimi.

Sevmenin zamanı artık hayatı, kendini…

Yasemin Karaoğlu Gürtürk


01 Ağustos, 2010

MASAL. . .

Deniz üşüyor bu akşam.
Ve kimi geceler yalnızlıktan,
ağlıyor dalgalar
birbirine vurdukça.

bir göze suyunun serinliği,
açık denizlerin fırtınasına dönüşüyor bazen.
Geminin soluk ışıklarında
insan çığlıkları duyuyorum.

bazen Bach, bazen Beethoven dinlerken,
uyumamışım danaların bostanında.

yüreğim hala isyanlarda.....


Yasemin Karaoğlu Gürtürk

30 Temmuz, 2010

Tek Kişiliktir Sevdalar...

İşte yine o sahildeyim.
Başımın üstünde kümeleşirken yıldızlar,
yakamozlar dalgalarda parıldarken,
Ben kumdan kaleler yaptım.

Ne çok isterdim çimlerde uyumayı.
Fırtınaların sesinde seni dinlemeyi.
Poyrazın rüzgarı, lodosun yağmuru,
bir balıkçı barınağında.

Ateşte istavrit balığı,
Bardakta rakı,
Fonda müzik,
gözümde resim.

Ben tek kişilik uçurumlardayım. . .


Yasemin Gürtürk
28/ Temmuz/ 2010

26 Temmuz, 2010

SIRADAN. . .

Bugün hüzünleri rafa kaldırdım.
Hiç niyetim yok düşünceleri kurcalamaya.
Bastırdım kavanozun dibine
sıkıca kapattım kapağını....

Bugün gözyaşlarımı rafa kaldırdım.
Kapattım muslukları, isterse kızsın sular idaresi.
Havuz problemlerini çözmeyeceğim...

Bugün bütün fileleri rafa kaldırdım.
Hiç alış-veriş yapmayacağım marketten.
İş- aş yok bugün,
ben de sizdenim evsizler...

Bugün bütün fikirleri kaldırdım dolaba.
Ve bütün özgürlükleri düşünceyle beraber tutsak ettim.
Kapattım gözlerimi, derin nefes ciğerlerimde.

Sonra yavaş yavaş verdim nefesimi,
Kirpiklerim ağır ağır kalktı yerinden.

Sıradan olmak istemiştim.
Ama olmadı yine.

Yaşamın sıradanlığı olmuyor ki...

Yeraltı suları gibi
İçten içe akıyor....

Yasemin Gürtürk
23/ Temmuz/ 2010

18 Mayıs, 2010

İTÜ SÖZLÜK 6. YIL PARTİSİ

Yayına girdiği 2004 yılından bu yana, her senesini bir öncekini aşan etkinliklerle kutlayan İTÜ SÖZLÜK 6. yılını Akbank exi26 ana sponsorluğunda gerçekleşecek olan Sonisphere Festival ile kutlamaya hazırlanıyor.

25-26-27- Haziran 2010' da organizasyon sponsorlarından İTÜ SÖZLÜK binlerce üyesiyle birlikte Türkiye' de şimdiye kadar organize edilen en büyük müzik olayı için İnönü stadyumunda olacak.

Daha geniş bilgi için;

16 Mayıs, 2010

Başarıların Daim Olsun. . .

10 Aralık, 2009

Gelmiş Bulundum. . .

Şiirler yazdım,kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım,onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım bir zaman
Kim bulmuş ki yerini,
kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları,boş bahçeler,akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.

Edip cansever.