13 Ocak, 2009

DÖNME DOLAP ZİNCİRLERİNİ ZORLUYOR

Akşam olupta başımızı yastığa koyunca "hele şükür bugünü de kazasız belasız atlattık" diyebiliyorsak,
iyi bir uykuya hazırız demektir.
Hele birde rüyamızda kendimizi, kokulu gül bahçelerinin içersinde kurulan bir salıncakta sallanıyorken görüyorsak,
deymeyin keyfimize.

Zira dönme dolaba binmeyi istemem, rüyamda da olsa. Zincirlerini o kadar zorluyor ki,
ha koptu ha kopacak.


Sanki lunaparkta başka salıncak kalmamış gibi bugünlerde herkes dönme dolaba binmiş.
Kuyruk o kadar uzun ki, kimin bileti hangi salıncağa kesilecek, kim dönme dolaba binecek, diye merak içindeyim.


Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde herkes telaş içersinde.
Beyaz yakalı, kravatlı kesim bile bir koltuk kapmanın sevdasıyla istifalarını veriyor.


Millet doğduğu, hatta doğmadığı yerler için çalışmak uğruna, ne koltuklardan oluyor.
Ne kadar çalışma ve verimli olma sevdalısı bir millet olduğumuz, sanırım sadece seçimler yaklaşınca anlaşılıyor.


Bu çalışkan vatandaşlarımızı bir dans grubunun içersinde görüyoruz daha sonra.
Mevlana yaşamış olsaydı sanırım sema gösterilerini yasaklardı.
Zira milletin başı, dönmekten allak bullak oldu.


Sabah kalkıyorsunuz A partisindeler, aradan iki saat geçmiyor ki, istifasını sunmuş- bazen sunmadan bile-
B partisine geçiyorlar, yok orasıda olmazsa C ve D partileri ortak bir isimde karar kılarlarsa, hooop oraya kayıyorlar.


Hangi dans pistinde ne oynayacağını bilmeden dans eden dansçılar haline geliveriyorlar.
Ya da lunaparkta hangi dönme dolaba bineceğini iyce şaşırmış oyuncu olabiliyorlar.


Olan vatandaşa oluyor. Kafası o kadar dönüyor ki, onlar iki tarafa koştururken sandık başına gelince şaşırıyorlar.
Ya bizim aday hangi listedeydi andikapını yaşıyor. Ve basıyor mühürünü.
"Rast gele" diyerek.


Eskiden öyle miydi?
Particilik babadan oğula geçen bir miras gibiydi.
Hele büyüklerin öğrettiği, benimsediği bir partinin dışında yer al,
alimallah evlattıktan reddedilir, haklar helal edilmezdi.
Sıkıysa geç başka partiye, aile meclisi toplanır verilecek en büyük ceza düşünülürdü.
ya bizden olacaksın ya bizden olacaksın başka şansın var mı?


Sizin için ise en büyük ceza, istediğinizin, düşüncenizin dışında, dayatma ile onların
düşüncesine oy atmanızı önermeleriydi.


Adayını tanırdın, senin içinden sen gibi,. Tanırdın, tanıdıktı ve bildikti.
Olduğu şehiri de o tanırdı, hemşehrilerini de.
Parti bile düşünülmezdi o yıllarda.
Kişi önemliydi, şehri için seçmenin.


Küçük bir kasaba İZNİK bu günlerde hummalı bir çalışma içersinde.
Partiler tek tek adaylarını açıklamaya başladılar.


ANAP adayını açıkladı; Cemal SAVAŞ.
CHP adayını açıkladı; Dündar KOYUTÜRK


AKP' de işler biraz karışık.
Halen AKP' li olan belediye başkanı Kadri ERYILMAZ AKP'den aday adaylığını açıklamıştı.
Arkadan İsmail YILMAZ ve TÜRSAB Güney Marmara Bölgesel YürütmeKurulu Başkanı Mehmet AKKUŞ, açıkladılar.


Ancak işler kimsenin istediği ve umduğu gibi gitmedi.
Başbakan Erdoğan, Bursa Büyükşehir Belediye başkanını açıkladıktan sonra İznik adayının da İsmail YILMAZ olduğunu açıkladı.


Ve o andan sonra kazan kaynamaya başladı İznik'te.
Başkan Kadri ERYILMAZ, partisinden istifa etti.
Sular ters akmaya başladı. Ne tarafa kulaç atacağını şaşıran ERYILMAZ kapıları teker teker çalmaya başladı.


Önce DP ile görüşen ERYILMAZ, buradan adaylığını açıkladı haberleri tam yayılmışken,
bu kez de MHP'den gelen bir haber, Kadri ERYILMAZ'ın partilerinden aday olduğunu açıklıyordu.
Sanırım bu haber artık kesinleşti ve ERYILMAZ' ın ekibi de sırayla istifaların vermeye başladı.
Başkan nereye biz oraya derlerse şaşırmamak lazım.
DÖNME DOLAP bu ELEKTRİKLER KESİLİNCE nerede duracağı belli olmaz.


Kaldı geriye DP.
Bakalım kim aday olacak,henüz bir karar yok.
Beklediğim bir kadın aday çıkartması.
İznik bu güne kadar görmediği, bayan başkan görmüş olur ve belki çehresi biraz daha farklı gözükür.

Ya da genç, dinamik adayları görse İznik'li de, destek verse yeni kanlara.

Adaylar, bu kadar çalışma azminin olduğunu bir de seçimlerden sonra gösterse ne olur acaba.
Koltuk rehavetinden 5 yıl boyunca kurtulamıyorlar nedense.
Kazandıkları oyların hakkını halka vermedikleri gibi, aradan geçen zamanda
bunları unutup, tekrar aday olmaya kadar gidebiliyorlar.


Hem de nereden olursa olsun, yeter ki koltuk olsun diyerek...

Yasemin GÜRTÜRK
13/Ocak/2009

Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa